İnsan elinin -neyse ki- çok az uzanabildiği, sık ormanları ve medeniyetten uzak vahşi yaşamı sayesinde doğanın en saf haliyle karşımıza çıktığı bir bölge Alaska. Ünlü yazar Jack London'ın henüz 21 yaşında işsiz bir gençken altın bulma umuduyla gittiği, daha sonrasında edebiyat şaheserine dönüşen romanlarını yazdığı eşi benzeri bulunmayan topraklar burası. Doğa öylesine acımasızdır ki orada London, Vahşetin Çağrısı isimli romanında "Sopa kimdeyse, kanun onun elindedir" diye tanımlar Alaska'daki günlük yaşamı. Alaska'nın yüzyıllar öncesindeki acımasız doğası bugün maceraperestleri kucaklıyor. Milli parkları, buzul dağları, kuzey ışıkları, somon dolu nehirleri, boz ayıları ve balinalarıyla bugün vahşi yaşam tutkunu maceraperestlerin en önemli rotalarından birini oluşturuyor. Yelkenli tekneyle bölgeyi gezme imkanı sağlayan turlar, ziyaretçilerin bu eşsiz doğaya farklı bir perspektiften bakmasına olanak tanıyor. Bugün Alaska'da, turistlere yelkenli tekne turları düzenleyen irili ufaklı birçok firma bulunuyor. Bunlardan biri Alaska Adventure Sailing. Firma Alaska sularındaki turlarını çelik gövdeli bir yelkenliyle gerçekleştiriyor.
YAŞAYAN LABORATUVAR
Rotayı genellikle eyaletin güney doğusundaki sıcak su kaynakları ve çok büyük bir milli park olan Glacier Körfezi oluşturuyor. Nehrin kenarlarında küçük havuzcuklar halinde bulunan sıcak su kaynakları özellikle buz gibi Alaska havasında ziyaretçilerin en sevdiği yerlerden biri. Denilene göre yüzlerce yıl önce bölgenin yerlileri olan Kızılderililer şifalı olduklarına inandıkları bu sıcak su kaynaklarına ulaşabilmek için yüzlerce millik yolu kat edermiş. O yıllarda Kızılderililere şifa olan ve sıcaklığı 50 dereceye ulaşabilen kaynaklar günümüzde ise turistleri ağırlıyor. Devlet tarafından koruma altına alınarak milli park haline getirilen ve 'yaşayan laboratuvar' olarak tanımlanan körfez, 13 bin kilometrekarelik alanıyla misafirlerinin gerçek vahşi yaşama tanık olmalarını sağlıyor. Körfez, 1794 yılında H.M.S Discovery araştırma gemisi tarafından keşfedildi ve haritalandı. Keşfedildiğinde körfez, ağzına kadar buzulla kaplıydı. Ancak zamanla buzullar çekildikçe körfez ortaya çıktı. Bugünkü halini alması ise 1916 yılında gerçekleşti. Glacier Körfezi, 1979 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındı. Körfez tekneyle gezilebiliyor. Hatta milli parkı gezmenin en iyi yolunun tekne olduğu belirtiliyor. Ancak seyirden önce izin almak gerekiyor. Milli Park'ta denizaslanları, balinalar, boz ayılar, su samurları ve kartallar gözlemlenebiliyor. Bu arada tekne yerine bir cruise gemisiyle gezme imkanınız da var. Cruise gemileri dağların arasındaki buzullara girerek, ziyaretçileri binlerce yıl öncesine taşıyor.
KALABALIKLARDAN UZAK
Bir başka tur şirketi olan Sound Sailing, teknesiyle İkinci Dünya Savaşı'nda terk edilmiş altın madenlerinin ve somon fabrikasının bulunduğu Funter Körfezi, balinaların seslerinin dinlenebildiği Couverden Körfezi gibi bölgelere rota tutuyor. Tekneleri Extraordinary ile bu kıyılarda tur düzenleyen Seven Seas Sailing'in deneyimli kaptanı Jesse Osborn'a neden Alaska'yı bir yelkenli tekneyle dolaşmamız gerektiğini soruyoruz. Jesse sorumuzu şöyle yanıtlıyor: "Alaska'da yelken yapmak kesinlikle benzersiz bir deneyim. Her yıl yüz binlerce turist Alaska'nın el değmemiş vahşi doğasını yakından görmek için geliyor ancak çok azı okyanustan dolaşıyor. İnanın, dik kayalıklarla, dağlarla kaplı kıyıyı tekneden izlemek çok daha fazla tatmin edici. Limandan bir kez çıktınız mı bir daha başka bir tekneyle ya da insanla karşılaşmanız oldukça zor. Böylesine hareketli ve kalabalık şehir hayatına mahkum olmuşken, doğada yalnız kalabilmek çok da fazla bulunabilecek bir fırsat değil. Yelken hem çok sessiz hem de doğa dostu bir seyir şekli. Yani tam da Alaska'nın doğasına uygun bir şekilde." Malumunuz Alaska yaz aylarında bile çok soğuk. Hal böyle olunca tekneler de misafirlerini soğuktan korumak için her türlü donanıma sahip. Örneğin Extraordinary'nin havuzluğunun üzeri ve yanları tamamen kapalı. Böylece teknedekiler hem soğuğa çok fazla maruz kalmıyor hem de vahşi yaşamdaki hiçbir şeyi kaçırmıyor, dışarıda bol bol vakit geçirebiliyor. Ayrıca kamaraların hepsinde de kalorifer peteği var. Sıcak su da eksik olmuyor. Dolayısıyla üşümekten korkmak için bir sebep yok. İki günlük turda, derinliği 1.000 metreye ulaşan Resurrection Körfezi'ne rota tutuluyor. Turun ilk gecesi ormanın arasına sıkışmış bir koydaki bungalov otelde, ikinci gecesi de bir koyda alargada kalınıyor. Tur kapsamında koylarda kano gezintileri de yapılıyor.
İSTİKAMET FİYORDLAR
Altı günlük turun rotası ise Kenai Fiyordları'na. Her akşam farklı bir koyda demir atılıyor, karaya çıkılarak dev şelalelere yürüyüş yapılıyor, dağlara tırmanılıyor. Ayrıca göllerde balık avlanabiliyor, yüzülebiliyor ya da kano yapılabiliyor. Seyir süresince size eşlik edecek kambur balinaları da gözlemleyebiliyorsunuz. Yine tüm bunların dışında talebe özel rotalar da oluşturuluyor. Eğer Alaska'da yelken seyri yapmak istiyorsanız biraz sıkı giyinmeniz gerekiyor. Ancak kat kat giyinmekte fayda olduğu da belirtiliyor. Yazın sıcaklık 7-19 derece arasında.
SEZON 14 HAFTA
Seyirlere deneyimli bir ekip eşlik ediyor. Yemekler de onlar tarafından hazırlanıyor. Alaska deniz mahsullerinden dünya mutfağına farklı lezzetler sunuluyor. Alaska'da yelken yapmak için en uygun mevsimi tahmin etmek pek de zor değil. En uygun mevsimin yaz ayları olduğu söyleniyor. Ancak sezon oldukça kısa: Mayıs sonlarında başlayıp eylülün ilk haftalarında sona eriyor. Yani yaklaşık 14 hafta... Gelecek yıl sezonu kaçırmamak için şimdiden planınızı yapmaya başlayın.