BİLECİK (AA) - Yoğun sebze üretiminden dolayı ''Marmara'nın küçük Antalyası'' olarak adlandırılan Bilecik'in Söğüt ilçesine bağlı bazı köylerde marul ve taze soğanın tarladan sofralara gelene kadar birkaç kat artmasının önlenmesi için üreticiler, üretici örgütlerinin devreye girmesini istiyor.
Bilecik Ziraat Odası Başkanı Ahmet Sevinen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede üreticilerle market fiyatları arasında büyük uçurum bulunduğunu belirterek, üreticilerde 50 kuruş olan domatesin İstanbul'da pazarda 3-5 lirayı bulduğunu söyledi.
Fiyat farkının aradaki aracılardan kaynaklandığına dikkati çeken Sevinen, şunları kaydetti:
''Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız da dile getiriyor, bizde aracıları ortadan kaldırmak gerekiyor. Bu da ne demek? Üretici örgütlerini bir an önce devreye sokmak. Yani üreticimiz marul üretiyor ama arada bir aracı var, ondan sonra halci var, ondan sonra pazarcı var, en az 3-4 kişinin elinden geçiyor. Bu da aradaki fiyat farkını çok yükseltiyor. Burada köylümüz, üreticimiz, çiftçimiz para kazanmıyor ama paraları aradakiler kazanıyor.
Bunun bir an önce üretici örgütlerinin araya girmesiyle önleneceğini düşünüyoruz.''
- ''Aracının yüzü daha çok gülüyor''
Yakacık Köyü Muhtarı Hüseyin Yıldırım da ürettikleri taze soğan ve marulların organik olduğunu, sadece hayvan gübresi kullanıldığını, suni gübre kullanmadıklarını anlattı.
Mikro klima özelliği ve toprağın yapısı dolayısıyla güzel ürünler yetiştirdiklerini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
''Mevsimine göre her türlü sebzeyi yetiştiriyoruz. Kış sezonunda 80-100 kişi marul kesimi ve yüklemede çalışıyor. Marul piyasası hava şartlarına bağlı oluyor. Üreticilerle tüketiciler arasında çok artış gösteriyor. Marulu 40-50 kuruşa alıcıya satarken, pazarda ve marketlerde 2,5-3 lira arasında satılıyor. Taze soğan 5 liraysa Marmara Bölgesi'ndeki haller, marketlerde 15 lira. Mağdur oluyoruz. Çiftçimiz çok uğraş veriyor, emeğinin karşılığını alamıyor, bu konuda üzgünüz. Kış şartlarından dolayı çiftçimizin biraz yüzü güldü ama aracının yüzü daha fazla güldü.
Kışın seralarımızda taze soğan, marul, roka, bunlar yetişiyor. Marmara Bölgesi'nin kışlık sebzesinin büyük çoğunluğunu biz tedarik ediyoruz. Bizden tüketiciye gidene kadar yaklaşık 3-5 kat artıyor. Parayı aracılar kazanıyor, biz kazanamıyoruz.''
Yıldırım, hasatta işin yükünü, zahmetini kadınların çektiğine değinerek, taze soğanın dikim, söküm, toplama, temizleme, yıkama ve paketleme gibi aşamalarının zor olduğunu ifade etti.
- "Yaz kış demeden arazide çalışıyoruz"
Marul üreticisi Orhan Kocabıçak da Marmara Bölgesi'nin marul, taze soğan ve domates gibi sebze ihtiyacını karşıladıklarını ifade ederek, ''Aracıda ve ürünleri satmada sıkıntı yaşıyoruz. Aracı bizden daha fazla para kazanıyor. Biz bunu 40-50 kuruşa satıyoruz, satabilirsek. Televizyona bakıyoruz, marul 2,5-3 lira. Elimiz mahkum, yapacak bir şey yok.'' diye konuştu.
Üreticilerden Şükriye Karakoç da ekilen soğanların üzerini naylonla kapattıklarını, hasat zamanı kaldırıp kar veya yağmur altında hasat ettiklerini, soğuk havada yıkayıp temizlediklerini anlattı.
Taze soğanın sofralara gidene kadar tüm zahmeti kendilerinin çektiğini dile getiren Karakoç, ''50 yıldır taze soğan ekip ve hasat ediyorum. Bazı zaman para kazanıyoruz, bazı zaman da kazanamıyoruz. Hasat ettiğimiz taze soğanı sofralara gitmesi için soyuyoruz ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Para yaparsa alıyoruz, yapmazsa alamıyoruz. Yaz kış demeden arazide çalışıyoruz.'' ifadelerini kullandı.