Türkiye ekonomisi, yıllık bazda 2010'da yüzde 9,2 ile başlayan büyüme trendini, çevresindeki jeopolitik risklerin artması, Gezi olayları, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi, döviz kurlarındaki oynaklık gibi birçok şoka rağmen 7 yıl boyunca kesintisiz sürdürmeyi başardı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ekonomik büyümedeki yukarı yönlü ivme, 2002-2016 döneminde sadece küresel krizin etkilerinin görüldüğü 2009'da aşağıya yönelirken, 2010 yılından sonra yaşanan tüm şoklara ve olumsuzluklara rağmen istikrarla sürdü.
Ekonomide senelik bazda, 2002 yılında yüzde 6,2 ile başlayan büyüme trendi, 2003 yılında yüzde 5,3 olarak gerçekleşti. 2000 yılı sonrası en yüksek GSYH oranını 2004 yılında yüzde 9,4 ile yakalayan Türkiye, sırasıyla 2005'te yüzde 8,4, 2006'da yüzde 6,9, 2007'de yüzde 4,7 büyüdü.
Küresel krizin başladığı 2008 yılında yüzde 0,7 büyümeyi başaran Türkiye ekonomisi, krizin etkisinin devam ettiği 2009 yılında yüzde 4,8 daraldı. Daha sonraki süreçte kesintisiz büyüme trendine hızla dönüş yapan Türkiye, 2010 yılında yüzde 9,2 büyüyerek küresel krizin etkilerini sildi. Türkiye, ekonomisini 2011 yılında yüzde 8,8, 2012 yılında yüzde 2,1, 2013 yılında yüzde 4,2, 2014'te yüzde 3 ve 2015'te yüzde 4 büyütmeyi başardı.
Geçen yıl Rusya ile yaşanan krizin ardından turizm gelirlerinde azalma, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin piyasalar üzerinde etkileri, döviz kurundaki hareketlilik ve küresel ekonomideki bir dizi olumsuzluğa rağmen Türkiye ekonomisi büyüdü. GSYH oranını 2016 yılında yüzde 2,9'a ulaştırmayı başaran Türkiye, bu yıl için büyüme hedefini yüzde 4,4 olarak belirledi.
'2009'DAKİ DARALMA DIŞ KAYNAKLI'
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, AA muhabirine, ekonominin AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılından 2009 yılına kadar yıllık bazda kesintisiz büyümesinde yeni siyasi iktidarın yakaladığı istikrarın etkili olduğunu söyledi.
Ekonomik büyümedeki yukarı yönlü trendin, 2009 yılında tamamen Türkiye dışından kaynaklanan kriz nedeniyle kesintiye uğradığını vurgulayan Karagöl, dış ticaret yapılan birçok ülkenin krizden etkilendiğini, bu durumun da ihracat rakamları üzerinden Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkilediğini anlattı. 2010 yılında yüzde 9,2'lik yüksek büyüme oranıyla ekonomideki ivmenin yeniden yukarı yöne döndüğünü ifade eden Karagöl, "Türkiye ekonomisi özellikle 2013 yılında başlayan Gezi olayları, çevresindeki jeopolitik risklerde artış, FETÖ'nün darbe girişimi ve son olarak kurdaki spekülatif ataklara rağmen büyümeye devam etti. Çeyrek bazında gerilemeler olsa da ekonomi yıl bazında 2010 yılından bu yana kesintisiz 7 yıldır büyüyor. 2010'da GSYH oranında başlayan yeniden yükseliş, sağlam maliye politikası ve bankacılık sisteminden kaynaklanıyor. Türkiye ekonomisine duyulan güvenle büyüme sürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
'G20'DE EN YÜKSEK 4. BÜYÜME ORANI'
Yatırımcıların duyduğu güvenle de ekonomideki büyümenin devam ettiğini dile getiren Karagöl, "Türkiye bugün G20 ülkeleri arasında en yüksek 4. büyüme oranına sahip ülke. İlk üçte Çin, Endonezya ve Hindistan bulunuyor. G20 dediğiniz oluşum, dünyanın en büyük ekonomileri. Türkiye ekonomisi çok önemli bir güce sahip. Türkiye ekonomisi, darbe girişimine, kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşürmesi ve kurdaki oynaklıklar olmasa daha yüksek bir büyüme oranına ulaşabilirdi." ifadelerini kullandı.
Geçen yılki büyüme oranına ihracatın katkısının olmadığına işaret eden Karagöl, "İhracatta bir artış olursa, büyüme oranı bu yıl geçen yıldan yüksek olur. Etraftaki jeopolitik risklerin ortadan kalkmasıyla ihracat da artacak. Geçen yılki büyümede tüketimin etkisi büyük. Tüketimin devam ediyor olması, ekonomiye güvenin ve ekonomideki büyümenin devam edeceğinin bir göstergesi." diye konuştu.
Hükümetin başlattığı teşvik ve desteklerin etkilerinin bu yıla ilişkin GSYH oranlarında etkili olacağını da bildiren Karagöl, 2017 içerisinde teşvikler ve desteklerin ekonomi ve istihdama katkılarının görülebileceğini dile getirdi.