ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "TOBB gibi Türkiye'nin gözü yüreği olan, bütün dünyanın ilgiyle izlediği bir genel kurula, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı katılamıyor. Neden katılamıyor, kim engel oluyor? Bu sorunun yanıtını bulmadan, demokrasi sözcüğünün d'sini bile ağzımıza alamayız" dedi.
Kılıçdaroğlu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen TOBB 72. Genel Kurulu'nda, protokolün önemli olduğunu ancak konuşmasının TOBB'un üyelerine yönelik olacağını belirtti.
Kendisinden önce TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun duygulu bir konuşma yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kimseyi üzmemek adına da her bakanı da özenle konuşmasının belli yerlerine yerleştirdi. Elbette bunu yapabilir ama ben şunu beklerdim; iş dünyasının yaşadığı sorunların çok daha net bir şekilde dile getirilmesini isterdim. İzin verirseniz o bölümü ben yerine getirmiş olayım." diye konuştu.
TOBB'un 72. Genel Kurulu'nun yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, genel kurulların bir özelliğinin de Türkiye'nin sorunlarının açık bir şekilde dile getirildiği yerler olduğunu söyledi.
Bu nedenle Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunları ana başlıklar altında sunmaya çalışacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşadığını iddia etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşünün, TOBB gibi Türkiye'nin gözü yüreği olan, bütün dünyanın ilgiyle izlediği bir genel kurula, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı katılamıyor. Neden katılamıyor, kim engel oluyor? Bu sorunun yanıtını bulmadan, demokrasi sözcüğünün d'sini bile ağzımıza alamayız. Son iki seçimde Sayın Davutoğlu bir başarı elde etti. Bir seçimde yüzde 40, öbür seçimde yüzde 49 oy aldı. Meşru bir hükümetti. Geldi, başbakanlık koltuğuna oturdu. Neye göre? Yasalara göre, teamüllere göre, geleneklere göre... Bir sabah kendisini saraya çağırdılar, 'görevi bıracaksın.' Neye göre bırakacaksın? 23 milyon 600 bin kişinin oyunu almış bir siyasi partinin genel başkanına bir kişi çıkıp diyor ki 'görevi bıracaksın.' Onun yanıtı; 'emredersiniz öğleden sonra bırakıyorum.' Bu demokrasi mi? Hani milli irade nerede? 'Sabah milli irade, akşam milli irade, gece milli irade.' 23 milyon 600 kişinin oyunu çöpe atmaya kimin hakkı, kimin yetkisi var? Bu sorunun cevabını hep beraber sorgulamak zorundayız."
- "Türkiye'nin tek temel sorunu vardı"
Türkiye'nin 2002'de tek temel sorununun ekonomi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 14 yıl sonraya bakıldığında ise bugün 5 temel sorun alanı bulunduğunu savundu.
Bunları ekonomi, demokrasi, dış politika, eğitim ve toplumsal barış olarak sıralayan Kılıçdaroğlu, salondakilere "Ekonominin gidişatından gerçekten memnun musunuz?" diye sordu.
Türkiye'deki işsizliğin 2002'den çok daha ileride bulunduğunu, iş bulma umudunu kaybedenlerle sayının 6 milyona ulaştığını aktaran Kılıçdaroğlu, üniversite mezunlarında ise işsizlik oranının yüzde 27'e ulaştığına dikkati çekti.
Devletin resmi rakamlarına göre yoksul sayısının da 17 milyon olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, turizmcinin ise "kan ağladığını" vurguladı.
Meclis'te yapılacak yeni bir düzenleme ile elektrik faturasındaki kayıp kaçak bedelinin, faturasını düzgün ödeyenlerden tahsil edileceğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle alıyorlar? Yarın vergi kaçıranların vergisini de herhalde düzgün vergi ödeyenlerden alacaklar. O kapıyı aralıyorlar herhalde. Ben itiraz ediyorum, sizin de itiraz etmenizi istiyorum." ifadesini kullandı.
- "Peki Türkiye büyümüyor mu?"
Kendisine, "Peki Türkiye büyümüyor mu?" sorusunun yöneltilebileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Elbette büyüyor, gelişiyor. Ama büyümeyi ve gelişmeyi aynı konumda olan ülkelerle kıyasladığınızda bir sonuç çıkarırsınız. Gelişmekte olan ülkelerin son 7 yılında ortalama büyüme yüzde 5,2. Peki Türkiye, 3,4. Yani gelişmekte olan ülkelerin arkasında nal toplayan bir Türkiye. Bu doğru değil, buna hepimizin itiraz etmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, bu durumun herkes tarafından sorgulanması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:
"Bu salonda işsizliğe bir çözüm bulundu. Eski başbakan yeni cumhurbaşkanımız geldi dedi ki; 'TOBB'un 1,5 milyon üyesi var. Her işveren bir işçi alırsa, işsizlik sorununu çözeriz.' dedi. Bunu daha önce Trakya'da da söylemişti. Ben merak ediyorum, herhalde hiç kimse Sayın Cumhurbaşkanı'nı kırmaz. Herhalde dün hepiniz koşa koşa gittiniz doğrudan insan kaynakları müdürüne telefon ettiniz, 'Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir talimat verdi hemen bir işçi bulup alalım.' Dediniz mi? Adım gibi biliyorum demediniz. Neden? Ticaret ayrı bir şey. Peki ben merak ediyorum, işsizliğe bu çözümü bulanın Allah aşkına ekonomi diploması var mıdır? Böyle bir çözüm dünyanın hangi ülkesinde üretilmiştir."
İcra dairelerindeki dosya sayısının 2002'de 8 milyon iken şimdi ise 24 milyona yükseldiğini belirten Kılıçdaroğlu, törenle icra daireleri açıldığını söyledi.
Türkiye'nin orta gelir tuzağında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, kişi başı gelirin 9 bin dolarlarda olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ayrıca orta teknoloji ve orta beşeri sermaye tuzağında olduğunu da ileri sürerek, "Türkiye bu tuzakları aşmadıkça dünyayla rekabet etme şansı yoktur." dedi.
- "27 şehirde nüfus azalması var"
Anadolu'nun içinin boşaldığını iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 27 şehirde nüfus azalması olduğunu dile getirdi.
İkinci sorun alanının ise demokrasi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, demokrasinin olmadığı yerde büyümenin, can ve mal güvenliğinin olamayacağını savundu.
Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasında "Yeni anayasa yapılacaksa bizim can ve mal güvenliğimiz, güvence altına alınmalıdır." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Can ve mal güvenliğinizin olmadığını siz de biliyorsunuz. Peki ben size şu soruyu soruyorum; 'yargı ve yasama benim için ayak bağıdır' dendiği zaman içinizden bir yürekli insan çıkıp neden itiraz etmedi? Siz madem demokrasiyi savunuyordunuz neden itiraz etmediniz? Yargıtay Başkanımız açıkladı, 'Yargıya güven yüzde 30'lara düştü' diye. Bir ülkede adalet yoksa, o ülkede devlet, güven yoktur. Bir ülkede adalet mülkün temelidir. İnsani gelişmişlik endeksinde, 2015'te 3 sıra geriledik. 69'uncu sıradan 72'nci sıraya geriledik. 150 yıldır parlamenter sistem geleneğimiz var. Osmanlı'dan geliyor. Şimdi parlamenter sistemi tukaka yaptık. 'Dünyanın en kötü sistemi' diye satmaya çalışıyoruz. Bakın bütün Avrupa'ya, bütün gelişmiş ülkelere... Birisi hariç hepsinde parlamenter sistem var. Yine size soruyorum; 'Parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır' dediğinde neden içinizden birisi itiraz etmedi? Bu 'ben milli iradeyi tanımıyorum' demektir. Yine size söylüyorum ve sitem de ediyorum, kusura bakmayın. Benim sitem etme hakkım var. Bütün yükü benim sırtıma yükleyerek demokrasi arayışı içine girmemelisiniz, destek vermelisiniz."
Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözlerini hatırlatarak, "(Laiklik anayasadan çıkarılmalıdır) diyor. Niye itiraz etmiyorsunuz? Sizin unvanınızın başında Türkiye yok mu? TBMM'nin Başkanı kalkacak 'laiklik anayasadan çıkarılmalıdır' diyecek, kusura bakmayın ama TÜSİAD kadar yürekli olamayacaksınız, bunu kabul edemiyorum." açıklamasını yaptı.
- "Esad'ı savunmakla suçlandık"
Üçüncü sorun alanının ise dış politika olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, hükümete defalarca "Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına götürmeyin" dediklerini hatırlattı.
Bunu söylediklerinde "Esad'ı savunmakla" suçlandıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Niye savunalım? Biz kimseyi savunmuyoruz. Biz sadece ve sadece güzel Türkiye'yi savunuyoruz." dedi.
Dış politikanın iktidarıyla muhalefetiyle milli olmak zorunda olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, dış politikayı "ortak ses çıkarılacak alan" olarak tanımladı.
Kılıçdaroğlu, dış politikanın asla iç politika malzemesi haline getirilmemesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Sıfır sorunla yola çıktılar, hiç itiraz etmedik. Keşke dedik. Şimdi. Çok şükür bir komşumuz kalmadı. Dünyanın öbür ucunda sana ne kardeşim Mısır'dan. Mısır'da demokrasi yokmuş, sen dön kendi ülkene bak. Senin ülkende insanlar düşüncelerini açıklıyorlar mı? Suriye'ye gideceklerdi, Emevi Camisi'nde namaz kılacaklardı. Buyrun gidin kılın bakalım. Uçağını bile gönderemez hale getirdiler seni. Seni Türkiye'ye hapsettiler. Bu benim ağrıma gidiyor. '24 saatte Halep'e gideriz' diye açıklama yapıyorlardı. Neredeyse Kilis düştü düşecek, her gün toplar, roketler atılıyor. Sayın Hisarcıklıoğlu dedi ki 'Kilis'e Dünya Barış Ödülü verilmeli.' Allah aşkına Sayın Hisarcıklıoğlu Kilis'e bir gidin. En çok heyet gönderen benim. Nüfus yarı yarıya değil, şu anda Kilis bir Suriye şehridir. Orada Suriyeliler iş yeri açmışlar. Hiçbirisi vergisi ödemez, ikinci sınıf vatandaştır Kilisliler. Bir şehir hükümet arıyor, gazeteye ilan vererek. Böyle bir şey olabilir mi? İsrail'le, Mısır'la, İran'la, Rusya'yla kavga ettik, şimdi sıra geldi AB'ye. Oradan da bizi nasıl atarlar onun formülünü arıyorlar. Bu olamaz. Buna izin vermemeliyiz."
(Sürecek)